19.06.2015

GURBETÇİLERE ÖNEMLİ TAVSİYELER!..



1993’den bu yana periyodik aralıklarla  yurtdışına gidip geliyorum..
Avrupa’nın değişik kentlerinde yaşayan gurbetçilerimize yol göstermesi için önemli hissettiğim bir konuyu yazayım istedim bugün..
Hemen bütün kentlerine uğradım yıllardır..
Şimdi de daha dar bir çerçeve ile sınırlı da olsa yine de genel anlamda görüşüyorum kardeşlerimle..
Onlarla birlikte genelde şahit olduğum,
Onların yaşadıklarını içimde hissetmenin verdiği bir duygu ile ortaya çıkan bir takım hususları bu haftaki yazımda paylaşmak istedim..
Malum yavaş yavaş havalar ısınıyor,
vatan hasreti gidermeye,
memleket ve aile ziyaretleri yapmaya başlayacaksınız..
Her zaman söylediğim gibi,
lütfen bu ziyaretleri sadece toprak ziyareti, memleket hasreti olmaktan çıkarın artık..
Ailevi sorunlarınız,
çocuklarınızın sıkıntıları ve iç dünyanızdaki sorunlarla baş etmeye dönük terapiler için de zaman ayırın lütfen..
                                                            ***
Niye mi?
Hemen anlatayım..
Yurtdışında yaşayan tanıdığım bir dostum,
bir baba birkaç hafta önce telefonla arayarak, Türkiye’ye/Afyon’a geleceğini ve oğlunu benimle acilen görüştürmek istediğini söylemişti..
Geçen hafta içinde geldiler ve oğullarıyla görüştüm..
13 yaşında hareketli görünümlü bu çocuk son zamanlarda abartı korkular geliştirmiş, takıntılar hayatının her yanını kuşatmaya başlamıştı..
Ders notları son derece düşmüştü..
Okul yöneticileri ve aile,
çocuğun zekâ seviyesine uygun bir başka okula gönderilmesi gerektiğini düşünüyorlardı.. Özellikle gymnasium (Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde en başarılı çocukların gittiği okul)’a gitmesini istedikleri çocuklarının,
haupshule hatta daha alt seviyede okullara yönlendirildiğini,
bu şekilde giderse iyi bir üniversiteye gidip doktor olamayacağını söylüyordu sevgili dostum.. 
Din Görevlisi olmamız hasebiyle buna benzer sorunları yaşayan çok dostumuzla görüşmelerimiz oluyor..  
Özellikle de Avrupa’nin hemen hemen tüm kentlerini uzun yıllar bilvesile dolaştığım için tanıdığım o kadar çok dostum var ki,
buradan;
bu köşeden hepsine de en derin saygı ve selamlarımı sunuyorum..
Hepsinin de Ramazan aylarını tebrik ediyorum..
Bu sebepten dolayı ailelerle görüşüyoruz, çocuklarla görüşüyoruz,
Sorunlarına bir nebze de olsa çözüm bulmaya çalışıyoruz..
Belki diplomalı psikolog ya da pedegog değilim ama insan yaşadıkça ve bu tür sorunlarla karşılaştıkça Diplomasız Psikolog ve Pedegog olup çıkıveriyor!..
Entegrasyon başta olmak üzere zaman zaman bir araya geldiğimiz Avrupalı dostlarımızla da oradaki soydaşlarımızın çocuklarının sorunlarını her fırsatta değerlendiriyoruz..
Sağ olsun oradaki okul idarecileri bizim bu tavsiyelerimizi dikkate alıyorlar;
ya da aldıklarına inanıyorum..
                                                            ***
Çocukların istidatlarına daha uygun okullara yönlendirildiklerini gördüğümüzde de elbette o ailelerden daha çok biz mutlu oluyoruz..
Böylece aslında çocuğun gelecekteki meslek hayatını da kurtarmış oluyoruz..
O değerli dostuma çocuğun eğitimi hakkında bilgilendirme yaptım,
delikanlıyla verimli ders çalışma teknikleri konusunda dilim döndüğünce bir şeyler anlattım,
mutlu bir şekilde gittiler..
                                                            ***
Gurbetçilerimiz için yerli terapi şart bence!.
Yerli Terapi ifadesini bilerek kullanıyorum..
Açıklayınca eminim ki siz de bana hak vereceksiniz..
Çünkü içinde bulunduğunuz ülkenin uzmanları sizinle aynı dil ve aynı dini paylaşmadığında, kültürler tam olarak buluşmadığında,
yardım ve destek adına yapılan çalışmalar ne kadar iyi niyetli olursa olsun,
bir yanı eksik olarak ilerleyecektir..
Psikolojik destek çalışmaları,
her ne kadar evrensel çalışmalar gibi görünse de,
yardım eden uzmanın dini,
dili ve yaşam biçimi,
hizmet verdiği kişinin inanç sistemiyle yeterince örtüşmediğinde,
danışanlar umdukları faydayı bulamayabiliyor..
Mesela bizim insanımız evladını kendi dini hassasiyetleriyle yetiştirmek istiyor..
Doğal olarak haram içeren durum ve nesnelerden (alkol, esrar, zina... vs.) uzak durmasını istiyor..
Bu tür sorunları için yurtdışında uzmanlara başvurduklarında,
uzmanların kendilerini anlamadığını,
onların hassasiyeti hakkında önyargılı davrandıklarını,
hatta dini değerleri nedeniyle eleştirildiklerini söylüyorlar..
Veya dil sorunu nedeniyle,
-ki bence en önemli sorun budur-
içinde bulundukları durumu tam olarak anlatamadıklarını,
uzmanının elinden geldiğince yardım etmesine rağmen,
söylenenleri anlamamasından kaynaklanan sorunlar yaşadıklarını bildiriyorlar..
                                                            ***
Özellikle evlilik terapileri için geçerli başka bir örnek vererek konumuzu daha anlaşılır hale getirelim...
Bizdeki aile kavramıyla,
onlardaki aile kavramı birbirine tam oturmuyor anlaşılan..
Kadın,
eşinin kendisini aldatmasından rahatsız olduğunu söylediğinde,
uzmanın,
“sen de kendine bir erkek arkadaş bulabilirsin, böylece yalnız kalmazsın...”
Şeklindeki iyi niyetli önerisinin,
kendisindeki dini veya yaşamsal değerlerle uygun olmadığı için,
belirli bir terapi sürecinden sonra işlerin düğümlenmeye başladığını ve terapinin artık fayda vermediğini belirtiyorlar..
Hangi yıldı tam olarak hatırlamıyorum ama İstanbul-Amsterdam arası uçarken hemen yanımdaki koltuklarda outran bir çift adayı vardı..
Konuşurken aksanlarından erkeğin Hollanda’lı ama Flamanca konuşmasına ragmen aksanından kızın da Türk olduğunu farkettim..
Den Haag’da bir üniversitede öğretim görevlisi erkeğe öürencisi Konya’lı Nuray’ın aşık olduğunu farkettim..
Kültür farklılığı nedeniyle anlaşamayacaklarını anlatmaya çalıştığımda,
Kız anlamak istemedi önce..
“Okuldan bir kız arkadaşının ya da bir iş arkadaşının ya da başka bir öğrencisinin bu Hoca ile başbaşa bir gün geçirmek isteiği”  örneğini verdiğimde kızın,
“Kesinlikle böyle bir şey yapamayacağını hatta yapmayacağını söylediği zaman öğretim görevlisinin o anda ağzından çıkan,
(Ne münasebet ben isteğim arkadaşımla birlikte vakit geçirebilirim anlamında)
“Saçmalık!”
sözüne ben şaşırmamıştım ama Konya’lı kızımız çok bozulmuştu!..
Bozulmuştu ama yine de devam ettirme yönünde ve meyilinde olduğunu farketmiştim..
                                                            ***
Terapi ve psikolojik destek süreci evrenseldir!.
Evlilik ilişkileri,
evliliğin mahrem yanları için de o kadar çok  sayıda başvuru var ki uzmanlara,
inanılır gibi değil!..
Bizim dini değerlerimizi bilmeyen yabancı uzmanlar,
dini hassasiyetlerle yaşanması gereken mahrem hayatlara yeterince yardım edemiyorlar, edemezler de zaten..
Onların önerdiği şey bizim için haram olunca işler zorlaşıyor..
Bu tıpkı şuna benzer:
Müslüman olan ülkemizde faiz milletimiz arasında gayri meşrudur,
Çünkü İslam’da faiz haramdır..
Ancak Laik olan Devletimizde faiz meşrudur!.
Çözümü kim üretecek?
Devlet mi?!..İslam mı?!..
Aslında ne kadar zor değil mi?.
                                                            ***
Yardım almaya gidiyorsunuz;
fakat uzmanınızla ortak değerleriniz veya ortak kültürünüz olmayınca kilitlenip kalıyorsunuz!.
Bana kalırsa terapi ve psikolojik destek süreci evrenseldir!.
Genel geçer doğruları vardır..
Uzmanlar,
kendi yaşam biçimlerini temsil etmese de diğer inanç sistemleri hakkında bilgi sahibi olup, gelen danışanına içsel değerleriyle çatışmayan yardımı yapabilmelidir..
Ama kültür farklı olunca niyet iyiyse bile, psikolojik destek yarım kalıyor sanki..
                                                            ***
Ülkemize geldiğinizde,
sadece memleket,
köy,
beş yıldızlı otel için zaman ayarlamayın.. Mutlaka çocuklarımızın bu psikolojik tıkanıklıklarını açacak uzmanlara da uğrayın.. Eşinizle yaşadığınız evlilik problemleri,
kızınızın erkek arkadaş sorunu,
oğlunuzun ders seçimi,
çocuğunuzun anlama/algılama güçlüğü,
cinsel yaşantınızdaki sorunlar, çocuklarınıza kazandıramadığınızı düşündüğünüz genel yaşam kuralları,
eğitim hatalarınızın telafi yolları, kayınvalide/elti sorunları,
iş ve meslek hayatınızdaki motivasyonsuzluk... vs..
Aklınıza ne geliyorsa,
her ne türlü sorun yaşıyorsanız,
tatil öncesi çok belirgin probleminiz olmasa bile mutlaka Türkiye’de konunun uzmanlarına da uğrayın!..
Sadece dişlerinizi yaptırmayın,
İşlerinize de zaman ayırın..
Bakın bugün Ramazan’ın ikinci günündeyiz..
İstanbul’a ilk geldiğinizde aklınıza Ramazan Çadırları gelmesin..
Mutlaka oralara da uğrayın ama öncelikli işleriniz olsun..
Mesela benim İsviçre’de outran çok sevdiğim dostlarım var,
İstanbul’a sık sık her geldiklerinde buluşmaya çalışırız..
Sağolsunlar hepsi de çok değerli insanlar ama hele bir arkadaşımın benimle ne kadar da terapi olduğunu söylemesi benim için de apayrı bir gurur vesilesi..
Onun için,
özellikle de geçmişimizden aldığımız bir takım Milli ve Dini Reflekslerimizi geleceğe taşırken mutlaka muhtaç olduğumuz çocuklarımızın manevi ihtiyaçlarının cevaplarını bulmaya çalışalım..
Hızlandırılmış aile terapileri,
hızlandırılmış mahremiyet içerikli bilgiler, hızlandırılmış eğitim programlarıyla çok verimli psikolojik destek hizmeti alıp gidebilirsiniz..
Yakınlarınızı,
memleketinizi görüp mutlu olmanızın yanında, cebinizde sağlıklı bilgilerle eve gitmenin yerini hangi tatil tutabilir?!.
Üstelik uzman sizin dilinizden anlıyor...
Sizin değerlerinizi hissedebiliyorsa...
Ramazanımız ve Cumamız mübarek olsun inşaallah..
Daha sağlıklı günler diliyorum..
19 HAZİRAN 2015 CUMA

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi

Etiketler